Merhabalar canlar;
Ailece uzun zamandır hayalini kurduğumuz , hatta benim drone alma sebeplerimin ilki olan Doğu Karadeniz'i görme tutkum nihayet meyvelerini vermeye başladı. Uzun süren rota ve gezi planlarının ardından can dostlarımız Zaptiyeoğulları (Kadir,Arife ve Aselcik) ile tarihi netleştirdik. Bu süreçte bizi zorlayan durumlarda meydana gelmedi değil.
Özellikle ülkenin ekonomik durumu ve yakıt zamları bir hayli kafamızı karıştırdı. Şöyle çarpıcı bir örnek vereyim. Geçen sene yine Zaptiyeoğulları ile yaptığımız GAP turunda ortalama 4000 km yol yaptık ve tüm masraflar dahil 5000 tl gibi bir rakama turumuz tamamlamıştık. Gel gelelim bu sene yine 4000 km civarı yol yapmayı planlıyoruz lakin hesabımıza göre 18 bin TL'yi her halükarda geçecek gibiyiz.
Neyse, her durumda zaten bunları göze almıştık diyoruz ve keyfimizi kaçırmıyoruz. . Amacımız serbest bir gezi yapmak, yani kalacak yer falan önceden ayarlamıyoruz. Spontane olarak istediğimiz şehirde buluruz nasıl olsa gibi bir karar veriyoruz. .Nerde yorulursak orada konaklayacağız. Tabiki turdan bir gün önce tüm eşyalarımızı kontrol ediyoruz,malum 2 çocukla çıkıyoruz yola ve annemde bizimle geliyor, e birde ekipmanlarımız ve aksesuarlar var olmazsa olmazımız. Bagajımız bir hayli dolu anlayacağınız.
23 Temmuz 2022 Cumartesi günü sabah saat 6 gibi arkadaşlarımızla buluşup yolculuğa başlıyoruz. Kısa bir sürüşten sonra, Antalya dılına çıkınca kahvaltı için bir petrole giriyoruz. 1 saat kadar burada aheste aheste kahvaltı yapıp aynı zamanda yine rota ve gezi güzergahımızın üzerinden geçiyoruz. Sonraında tekrar yola düşüyoruz .Amacımız ilk gün yol üzeri Amasya ya da uğramak ve akşam üstü orada biraz gezip Samsuna ulaşmak. Konaklama yeri olarak hedefimiz Samsun.
Tabiki her şey planladığımız gibi olmuyor, Amasyaya varmak planladığımızdan uzun sürüyor çünkü çocuklarla sürekli marketlerde ve tesislerde duraklamak zorunda kalıyoruz. Olsun nasıl olsa acelemiz yok diyerek kendimizi telkin edip, konaklama mekanımızı Amasya olarak güncelliyoruz.
Amasyaya vardığımızda saat akşam 20 civarı ve yorgunluktan ölüyoruz. İlk işimiz kalacak yerimizi ayarlamak. Telefonlara sarılıp otellere telefon etmeye başlıyoruz ve sonuç; TABİKİ YER YOK!!!
Öğreniyoruz ki herkesin planı bizimle aynı,"Karadenize giderken Amasyada dinleniriz...."
2 saat boyunca şehri gezerken hem yüzyüze hem de telefonla otel arama çabamız sürüyor ve nihayet 3 oda müsait bir otel buluyoruz ve günün yorgunluğu da galip gelince kendimizi yatağa nasıl attığımızı hatırlamıyoruz...
Ertesi gün sabah 8 de kahvaltımızı otelde Yeşilırmak manzarasına karşı yapıyoruz. Amasya gerçekten çok ama çok güzel bir şehir. Yeterli miktarda enerji depoladıktan sonra istikametimiz Ordu.
Arrık Karadenizde olduğumuzu hemen farkediyoruz. Yolların kenarları okadar yeşil ki, manzaraya bakmaktan kendimiz alamıyoruz. Havada gitgide bir hayli serinliyor. Yani anlayacağınız yolculuk bizim için bir hayli keyifli hale gelmeye başlıyor.
Ordu ya gelmeden Aybastı tarafına dönüyoruz, ilk görnek istediğimiz yer Perşembe Yaylası ve meşhur Menderesleri. Aybastı yolu tek kelimeyle harika. Her taraf yemyeşil,gür ağaçlarla ve şırıl şırıl akarsularla çevrili. Çevreye bakmak okadar keyifli ki kısa gibi görünen 60km lik yolu yaklaşık 1buçuk saatte alıyoruz ve Perşembe Yaylasındayız...
Yaylaya girince bir insan seliyle karşılaşıyoruz ve öğreniyoruz ki yayla şenliklerine denk gelmişiz. Okadar kalabalık ki araçlarımız için park yerini dahi zar zor bulabiliyoruz. Hemen araçları park edip üzerimize uzun kolluları ve ceketleri geçirip gezmeye başlıyoruz zira hava çok soğuk( Antalyadan gelmiş biri olarak Temmuz ayında hava soğuk diyebilmek çok keyifli) Şenlikler, yayla havası ve doğasıyla mükemmel bir yerde olduğumuzu hemen farkediyoruz. Perşembe Yaylası beklentilerimizinde üzerinde.
Çarşıda gezerken haliyle acıkıyoruz ve kendimizi gözleme yapan bir ir teyzenin çadırına atıyoruz. Gözlememizi yiyip çayımızı içtikten sonra ufak çaplı bir alışveri turu yapıyoruz ve istikamet meşhur Menderesleri izleyeceğimiz seyir tepesi.
Aşağıda hazırlıklarımı ve planlamamı yapıyorum. Önce Pocket 2 ile yerden ,sonrada drone la tepeden çekim yapıcam toplamda 10 dakikalık işim var. Her şey harika, tepeye çıkıyoruz ve karşılaştığımız durum deli gibi esen bir rüzgar. Bırakın drone uçurmayı zar zor yürüyebiliyoruz. Pocket 2 ile çekebildiğim videoları rüzgarın az olduğu yerlerde çekmeye çalışıyorum hatta bazı planları 2,3 kez tekrar tekrar çekiyorum. Aklımda hep "ses de hata varsa bir yedeğim bulunsun". Sonrasında drone u kaldırıyorum fakat işler yine sarpa sarmaya meyilli. Ben kolları sağa çekiyorum drone sola gidiyor. Birkaç dakika drone la bu savaşımız sürüyor, tabi kazanan drone ve rüzgar. Hevesim kursağımda kala kala drone u indiriyorum. Beni mutlu eden tek şey ise Pocket 2 ile çektiğim görüntüler ve muhteşem menderesler. Perşembe yaylasını şenlijleri, doğası, menderesleri, kuvvetli rüzgarı ve mükemmel doğasıyla arkamızda bıtakıyoruz...
Öğleden sonra ki durağımız ise Perşembe ilçesindeki Yason Burnu. Yine yemyeşil manzaralı yollardan geçip deniz kenarında bulunan mekana varıyoruz. Kısa bir yürüyüşün ardından Yason Burnunda bulunan tarihi kilise ve deniz fenerininde içerisinde bulunduğu yere varıyoruz. Hava hafif serin, güneş biraz biraz batmaya başlamış... Kameralarımıza mükemmel görüntüler takılıyor, buradada çok fazla insan var ve bu yüzden riske girmeyip drone uçurmuyorum. Yerden çektiğim görüntüler beni zaten yeterince memnun ediyor . 1 saati aşkın bir sürede burada oyalanıyoruz ve ilk gezi günümüz için planlarımızı gerçekleştirmiş oluyoruz. Mutluyuz, açız ve yorgunuz...
Yason Burnundan çıkıp Giresun Öğretmenevine doğru yol alıyoruz. Öğretmen evinin manzarası mükemmel ötesi. Denize sıfır, çok temiz ve düzenli bir yer. Kalmak isteyenlere şiddetle tavsiye ederiz. Giresun sahilde birer ekmek arası yedikten sonra odalarımıza dönüp adeta sızıyoruz...
👇👇Bu yazının V-Log formatında videosu için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.👇👇
https://www.youtube.com/watch?v=qlLUU0YS7To
Yarın yeni bir gün ve yeni bir macera...
Devamı gelecek...
Yorum Gönder